Ankebut Group International ''Bilişim Suçlarının Tarihi Gelişimi''

Ankebut Group International


Bilişim Suçları

Transistörlerin yerini almak üzere tümleşik devrelerin bulunması ve bu sayede bilgisayarların hem küçülmesi hem de maliyetinin azalması kısa zamanda birçok kişinin bilgisayar sahibi olmasını sağlamıştır. Buna paralel olarak ticari yaşamda da hemen her kayıt ve işlem bilişim sistemleriyle tutulmaya başlanmış, eski yöntemler bırakılmıştır; buna bir de 1990’lı yıllarda internet ağı herkesin kullanımına açılması ve bilgisayar kullanıcılarının çığ gibi büyüme olgusu eklenince bu makineyle kötü niyetli kişiler tarafından bilişim suçu işlenmesi de mümkün ve elverişli hale gelmiştir.

en iyi bilisim firmalariGünümüzde hemen her resmi ya da özel kuruluşun internete bağlı olması ya da kendi bileşim ağları vasıtasıyla işlem yapmaları nedeniyle, suç failinin oturduğu yerden ve yakalanma riskinin çok az taşıyarak istediği sonuçları elde etmek amacıyla suç oluşturan eylemleri gerçekleştirmesi mümkündür. Buna bir örnek vermek gerekirse bugüne kadar güvenliğin en üst seviyede tutuldu bilinen kurumlar olan askeri ve endüstriyel araştırma ve laboratuvarlarının bilişim sistemleri sızılmış, pek çok değerli veri çalınmış ya da bu sistemlerin işlemesi geçici süreyle de olsa engellenmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın son derece gizli olan belgelerinin yine ABD’de bir asker tarafından sanal ağ üzerinden elde edilmesi ve bunların internet üzerinden web sitesi aracılığıyla tüm dünyaya yayınlanması bunun en güncel ve önemli son örneğini oluşturmaktadır.

Aslında insanların teknolojik gelişmelerin suç işlemede araç olarak kullanılmalarını tarihi oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. Basit bir tarih okuması bizlere teknoloji ile suç arasındaki ilişkinin yeni olmadığını ve teknolojik gelişmelerin getirdiği faydalı kullanımların yanı sıra bunlar kullanılarak zarar verilmesi potansiyelinin geliştirilmiş olduğu faydaları çok da uzak olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte, her ne kadar teknolojik fikirler ve donanımlar zamanla değişikliğe uğrasalar da birçok temel suç işleme düşüncesi aynı kalmıştır. Özellikle teknolojinin yarattığı güveninin kullanılarak suç işlenmesi düşüncesi hala geçerlidir. 19. yüzyılda ilk telgraf sistemleri kullanılarak işlenen bazı dolandırıcılık suçları ile günümüzün modern bilişim suçları arasında esrarengiz bir benzerliğin bulunduğu görülmektedir. Suç ve teknoloji arasındaki bu uzun süreli ilişki, her ne kadar kolay olmasa da, aynı zamanda suçta korunma ve güvenlik kavramları için de söylenebilir. Örneğin Mısır piramitlerinin mimarisi, mezar soyguncularının önlenmesi için yüksek yüksek düzenli güvenlik teknolojilerinin kullanılmasını gerektirmiştir. Birkaç küçük yanlış adımın atılması ya da hareketin yapılması mezarın kapısının sonsuza kadar kapanmasına yol açmaktadır. Bu sistem, bugün günümüzün havaalanlarında normal dışı hareketliliğin takip edilerek potansiyel terörist aktivitelerinin tespit edilmesinde kullanılan yöntemlerin benzeridir. Yine telgrafla ilgili olarak, iyice ardından kısa bir süre sonra suçluların yakalanmasında kullanıldığı bilinmektedir. Bir katil olan Amerikalı insan 1845’te ki infazından dakikalar önce bu durumu ifade etmiştir; zira kendisi metresini öldürdükten sonra trenle Londra’ya gitmek üzere yola çıktığında, bu kişi hakkındaki bilgi telgrafta polis merkezlerine bildirilmiş ve kendisi Londra’ya vardığında polis tarafından yakalanarak gözaltına alınmıştır.

Bugün de suçlular ile soruşturma makamları arasındaki dönen oyunlar geçmişte olduğu gibi devam etmektedir. Suçlular yeni teknolojiler üretir ve kullanırlarken, soruşturma makamları da onların seviyesini yakalamaya ve suçluların soruşturulması, tespiti ve önlenmesi için aynı teknolojileri kullanmaya çalışmaktadırlar. Günümüzün modern zamanlarında değişen asıl husus, küresel bir iletişim sistemi ile birbirine bağlı olarak kişisel bilişim sistemleri gibi aygıtların kullanımının ortaya çıkması ve artmasıdır. Zararlı hareketlerin oluşumu ve esastan değişikliğine ilişkin zaman aralığı söz konusu ağın oluşumu ile son derece kısalmıştır. Özellikle dikkate alınması gereken husus ise, bir bilişim suçu işlenmesi için gereken zaman, bilişim suçu dalgası için gereken zamanı dönüşmüş ve yıllar ve aylardansa, saatler ve dakikalar konuşulmaya başlanılmıştır. Sonuç olarak bugün bilişim sistemleri ve teknolojileri basitçe çarpan etkisi yaratan bir güç olmanın ötesine geçmiştir, suçun işlenmesinin, soruşturmasından ve önlenmesinden küresel çapta paylaşılması artık yalnızca bir düşünce değildir; Ancak bunun gerçekleşmesi için ancak yüksek düzeyde bilgisayar gücü gerektirmektedir. İşte bunların gelişmesi son derece hızlı bir şekilde olmakta, bilişimdeki hız bu alanın en önemli belirleyici özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Nitekim bir hesaplamaya göre bir internet yılı yaklaşık olarak normal bir takvim yılına göre 3 ay ya da daha ağzına denk gelmektedir. İşte aşağıda yer alan kronolojik sırlama bu bilgiler ışığında değerlendirilmelidir.

  • En iyi bilişim firmaları ve bilişim suçlarının tarihi 1990’lı yıllarda çeşitli olaylar nedeniyle bilgisayar suçları ya da bilgisayarlarla ilgili suçlar başlığı altında basında ve bilimsel yayınlarda çıkan yazılara kadar gitmektedir. Bu olaylar ilk olarak bilgisayar manipülasyonu, bilgisayar sabotajı, bilgisayar casusluğu ve bilişim sistemlerinin hukuka aykırı kullanımları ile ilgili olarak gerçekleşmiştir. Bununla birlikte, gazete haberlerine dayalı birçok raporda, yeni bir fenomen olan bilişim suçlarının akla uygun bir işlenme sebebinin olup olmadığı, bu suçları işleyen failleri bu eylemlere iten etkenlerin neler olduğu tartışılmaya başlanmıştır. Teknolojik yeraltı dünyası kültürü de 60’lı yılların başında bilgisayarların sadece büyük şirketler ve kuruluşlar tarafından kullanıldı, çok yer kaplayan karmaşık makineler olduğu dönemde, bunları kullanan operatörler tarafından oluşturulmaya başlanmıştır.
  • Bilinen ilk bilişim suçu 18 Ekim 1966 tarihli bir gazetede yayınlanan “bilgisayar uzmanı banka hesabında tahrifat yapmakla suçlanıyor” başlıklı haber ile kamuoyuna yansımıştır. Buna bağlı olarak da bilgisayar ve onun çıkardığı sorunlarla ilgili ilk hukuki düzenlemeler bilgisayarın anavatanı olan ABD’de yapılmıştır. Amerikan hukukunda bu, yeni bir hukuk dalı olarak kabul edilmiş ve yeni bir daire altında anılmaya başlanmıştır.
  • 1970’li yıllara gelindiğinde Avrupalı Hukukçular bu konuyla yeni yeni ilgilenmeye başlamışken Amerikalı Hukukçular uyuşmazlıkları yargı önüne götürme durumuna gelmişlerdir. 1970’lerin ortalarına dek bilişim suçları ile ilgili kriminolojik açıdan bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan ilk çalışmalar ise bilişim suçlarının yalnızca sınırlı bir kısmını kapsamaktadır.
  • Bilişim suçları kavramının yaygın bir biçimde kullanılması ve öğrenilmesi bilimsel dergilerde korsan, bilgisayar virüsleri ve bilgisayar kurtçukları hakkında yazılar çıkması ile oluşmuştur. Bunun yanı sıra bilgisayar yazılımlarının genel olarak korsan kullanımı, para çekme makinelerinin kötüye kullanımı ve iletişim haklarında ve şirketlerinde yapılan yolsuzluklar gibi olaylar halka bilgi toplumunun zayıflıklarını göstermiş.

Bilişim suçlarının bilinen bir kavram olmasından kısa bir zaman sonra, 1980’li yılların başlarında, kişisel bilgisayarların üretilmesiyle, birçok kişi bilgisayar kullanmaya başlamış ve bilişim suçlarının niteliği de değişime uğramıştır. Böylelikle en iyi bilişim ajansları suçluların suçlarının yalnız hukuka aykırı menfaat sağlamak amacıyla işlenmediği, diğer başka menfaatler için de işlenebildiğini anlaşılmıştır. Buna örnek olarak; hastane bilgisayarlarının içeriğinin değiştirilmesi bilgisayar aracılığıyla kişisel gizliliğin ihlal edilmesi gibi yeni suç modelleri ortaya çıkmıştır. Bundan sonra ki, bu yeni sorunun ciddi bir şekilde ele alınması gerekliliği açıkça ortaya çıkmıştır.

Özellikle internet için web 2.0 teknolojisinin bulunması ve 1994 yılından itibaren yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmasıyla internet sayfası kullanılarak gerçekleştirilen hukuka aykırı eylemlerin artması, hem özel hukuk alanında hem de ceza hukuku alanında bu konuyla ilgilenilmesi sonucunu doğurmuştur. Özellikle kamu hizmeti veren büyük merkezi kuruluşların ve güvenlik kuruluşlarının veri tabanlarının, virüs adı verilen küçük yazılımlar sayesinde çökertilmesi veya truva atı verilen küçük yazılımlar sayesinde bunların içeriğinin öğrenilmesi ve değiştirilmesi, bu önemli sistemleri duyulan güvenin sorgulanmasını ve bunların güvenirliğinin gözden geçirilmesine neden olmuştur. Bu duruma karşı alınacak etkili önlemlerden biri olarak da ceza hukuku alanında çeşitli düzenlemelerin yapılması gerekliliği kaçınılmaz bir hal almış ve çeşitli ülkelerin hukuk sistemlerinde bu düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulmuştur.

Bugün için bilişim suçlarının büyük bir çoğunluğu internet aracılığıyla, geriye kalan küçük bir kısmı ise diğer ağlar aracılığıyla işlenmektedir. İnternet siteleri, bilgisayarların birbiri ile iletişime geçmesini de sadece bir araç olmak konumunun ötesine geçmiş, adeta bir yaşam şekli haline gelmiştir. Bu sistemi, günümüzde en çok tercih edilen ve yaygın olan araçtır; bu nedenle internetin bireysel kullanıcılara açılması ve yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanması ile sanal alan insanlara olan faydalarını yanında aynı zamanda hukuka aykırı içeriklerin dağıtılmaya başlandı ve organize suç örgütleri ile terör örgütleri için ilişki kurmaya hatta propaganda yapmaya yarayan bir araç haline gelmiştir.

Bu nedenle 1990’lı yılların özellikle sonlarına doğru ulusal hukuklarda yapılan bilişim suçları oranına ilişkin düzenlemelerin yanı sıra uluslararası alanda da konu yakından takip edilmeye başlanmış ve bu konuda ciddi adımlar atılarak konunun özelliği nedeniyle de uluslararası iş birliğini sağlayacak düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır.

Avrupa Konseyi de bu gelişmelerin dışında kalmamış bakanlık seviyesindeki toplantılarda dahi konu tartışılmış ve bilgisayarlar ile işlenen suçları önlemeye yönelik çeşitli kararlar alınmıştır. Bu çalışmaların neticesinde nihayet avrupa siber suç sözleşmesi, 23 Kasım 2001’de Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de imzaya açılmış ve yeterli taraf devletin sağlanmasıyla yürürlüğe girmiştir. Avrupa siber suç sözleşmesi, ülkemiz tarafından 10.11.2010 tarihinde imzalamış, 22.4.2014 tarih ve 6532 sayılı sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun ile onaylanması uygun bulunarak 2.5.2014 tarihli ve 28988 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla Avrupa siber suç sözleşmesi hiç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir.

ABD’de ve Avrupa ülkelerinde bilişim suçları alanında uzun süre önce çeşitli hukuki düzenlemeler yapılmasına rağmen, ülkemiz açısından bu durum son 20 yıldan beri mevcuttur. Ülkemizde bu alandaki ilk düzenleme 1991 yılında 3756 sayılı yasayla 765 sayılı maddeler ilave edilerek bazı bilişim suçlarını düzenleyen “Bilişim Alanında Suçlar” başlıklı maddenin ortaya çıkmasıyla başlamıştır.

Ancak bilişim hukuku alanındaki yasama çalışmaları bunlarla sınırlı kalmayıp devam etmiş, internet kişilerinin sorumluluklarının tayin edilmesi amacıyla 2007 yılında 5561 sayılı yasa ve buna bağlı bir dizi yönetmelik gibi idare düzenleyici işlemler yapılmıştır.

Günümüzde bilişim suçlarıyla ilgili en sorunlu alanlardan bilişim korsanlığı, kimlik hırsızlığı ve hukuka aykırı ekonomik yarar elde etmeye yönelik suçlar olduğu görülmektedir bugün dünyada bilişim ve internet ile ilgili en hızlı büyüyen ve yayılan suç türü, bilişim korsanlığıdır. Bu suç telif haklarının ihlaline ve son 10 yılda inanılmaz şekilde artan hukuka aykırı yollarla veri elde etmeyi kapsamaktadır. Tüm bu eylemler, günümüzde en iyi bilişim ajansları ve firmalarını mağdur etmektedir. Bilişim korsanlarının suçlarının olağanüstü büyümesine neden olmuştur.

Diğer taraftan, dünyada teknolojinin çok hızlı ilerlemesi, iç internet ağı gibi durumlarda özellikle şirketlerin ve kamu kuruluşlarının koruma önlemlerini daha fazla arttırmalarını gereklidir. Bir bakıma için internet ağı ile dünya çapındaki dış internet ağının risk bakımından fazla bir farkı kalmamıştır. İç internet ağı kullanılan kuruluşların, bilişim suçlarına karşı iyi tanımlanmış, sistematik ve güncel güvenlik paketlerini kullanmaları bir zorunluluktur. Böylelikle, yetkisiz erişimleri engellemeleri ve ticari işlemlerin güvenliğini ve devamlılığını korumakla mümkün olabilecektir.

Bilişim ve iletişim teknolojileri sürekli gelişti ve evrim geçirdiği için, şu anda klasik suçlarla paralel ya da birlikte değerlendirilen bilişim suçları, gelecekte suçlu davranışlarının bütün türlerini ihtiva eden bir yapıya bürünecektir. Gelecekte bilişim suçları; uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı, terörizm ve suç gelirlerinin aklanması suçlarımı daha çok içerisine alacaktır ve bunlar ayrılmaz bir bütün oluşturacaklardır.

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir