Ankebut Group International ''Sosyal Medya Yönetimi ve Bilgisayarın Tarihi''

Ankebut Group International


Sosyal Medya Yönetimi Etkisi ve Bilgisayarın Tarihi

Sosyal medya yönetimi ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte ebeveynlerle çocukları arasındaki iletişim yönü değişmiştir. Ebeveynler şimdiki teknolojik şartlara yakın şartlarda doğan çocuklarının öğrenme hızlarına yetişemedikleri için bazı şeyleri çocuklarından öğrenmeye istekli hale gelmişlerdir. Bu öğrenme sonucunda sosyal medyaya daha yatkın halen ebeveynler, çocuklarıyla sanal ortam paylaşmaya başlamışlardır ve çocuklarının arkadaş çevrelerine de bu yolla daha yakından tanıma olanağına kavuşmuşlardır.

Sosyal Ağların Yönetimi
Sosyal medya yönetimi için doğru adrestesiniz.

Sosyal medyanın gelişmesiyle, eğitim alanında da yeniliklerin yapılması zorunlu hale gelmiştir. Web 2.0 teknolojisinin bulunmasından sonra doğan çocukları eğitebilmek için yeni yöntemlerin oluşturulması ve bu yöntemlerin yeni şeyler öğretmesi gereksinimi doğmuştur. Sosyal medya yönetimi ile okullar, duvarlar arasında kalmaktan kurtulmuştur. Eğitimde Web 2.0 teknolojisi ile geliştirilen yeni teknikler kullanılmaya başlanmıştır.

Sosyal Medyayı Oluşturan İçerikler

Sosyal medya içerikleri, site kullanıcıları tarafından meydana getirilen sosyal medya etkileşimleri tarafından oluşturulmaktadır. Dolayısıyla Web 2.0 teknolojisiyle oluşturulan her içerik, yüklenen her resim, söyleşi ve sosyal medya yönetiminin içeriğini oluşturmada katkı sağlamaktadır.

Sosyal medya platformlarındaki içeriklerin sahipliği konusunda, bunlar kullanıcılar tarafından oluşturulduğundan ve şirketler tarafından yer verildiğinden beri, çok büyük tartışmalar olmuştur. Özellikle şirketlerin kendilerine ait olmayan içerikleri kullanarak çok büyük miktarlarda para kazanmaları konusunda eleştiriler ileri sürülmektedir. Ancak iletişime ilişkin içerik sahipliği hakkındaki iddialar buna göre daha azdır; fakat belli bir siteye üye olan yazarlar, okuyucular ve bunların karışımı tarafından ifşa edilen kişisel veriler için aynı durum söz konusu değildir, yani durumun sosyal medya yönetimi ve tartışmaları çok büyük boyuttadır. Güvenlik tehlikesi, parazit taşıyıcıların ya da ciddi ekonomik konularla ilgili toplanan verilerin üçüncü kişilere ifşa edilmesinin de ötesindedir. Ancak bu konuda şimdilik tam bir çözüm bulunmadığı gibi öğretide baskın bir görüş de bulunmamaktadır.

Sosyal Medyaya Getirilen Eleştiriler

internet sitesi kullanıcıları tarafından yaratılan ve sosyal medyada yayınlanan her içerik eninde sonunda halka mal olmakta ve çıkar grupları tarafından kullanılabilir hale gelmektedir. Bu durum sosyal medyanın tartışmalı konulardan birini oluşturmaktadır. Bunun farkında olmayan insanlar özel hayatlarını sosyal medya hesaplarından yayımlamaya devam ettikçe ‘‘özel hayatın röntgenlenmesinin’’ sıradan ve kabul edilebilir bir hal alması ve iletişimin bu yeni halinin ‘‘kimliksiz kişilikleri’’ oluşturmakta olduğu sosyal medya platformu kullanımına yönelik en büyük eleştirilerden bazılarını oluşturmaktadır.

Çoğu yazar kitaplarında sosyal medya yönetimi hakkında olumsuz yazılar yazmaktadır. Bir yazar, sosyal ağ sitelerinin tehlikesinin yönetim sistemlerinden kaynaklandığını ve kullanıcıların verilerinin bir siteden diğerine nakledilmesine izin verilmemesi gerektiğini iddia etmektedir. Yazarlar ayrıca sosyal ağların çok büyüdüğü ve geliştirilmesi sırasındaki limitleri aşarak monopol olmaya başladığı uyarısında bulunmaktadır. Sosyal medya kapatma ile ilgili içeriklerimiz gelecek aylarda devam edecektir, bilgisayarın tarihi gelişimi hakkında yazılar yazmaya devam edeceğiz.


Bilgisayarın Tarihi Gelişimi

Bilgisayarların ortaya çıkışı ve zamanla insanların günlük yaşantısına girişi, günümüz uygarlığı açısından önceden tahmin edilemeyen büyük bilimsel, teknolojik ve felsefi atılımları beraberinde getirmesi nedeniyle, bize göre insanlık tarihindeki önemli atılımlardan birisi olmuştur. Ancak bu gelişim ve beraberinde getirdiği atılım, büyülü bir değneğin dokunuşuyla ya da bu güne kadar olan bir çok buluştakinin aksine bir mucitin salt kendi çabalarının sonucunda olmamıştır. Çünkü bilgisayarın bulunuşu tek bir hamle ile gerçekleştirilebilecek kadar basit bir olay değildir. Bu buluş olgusunda, birbirinden tamamen farklı ve eski süreçlere kadar giden birçok buluşun çakışması, birçok düşünme etkinliğinin ve bilgi aktarımının art arda gelmesi söz konusu olmuştur.

Aslında bilgisayarın icadına giden yolda insanı güdüleyen en önemli ve ilk faktör kolay yoldan ve doğru şekilde hesap yapabilme istediğidir. Bir araştırmacı

İnternet
İnternet, birbirine bağlı bilgisayarların oluşturdukları sanal alandır.

herhangi bir problemin çözümünde genellikle kuramsal ya da matematiksel türden zorluklarla karşı karşıya kalır; araştırmacının elinde çoğu kez kuram hazırdır ya da kendisi bu kuramı araştırarak ortaya atmıştır; ancak bu kuramı kanıtlamanın yolu, sonuçlandırılması haftalar hatta aylar gerektiren içinden çıkılmaz hesaplarca kesilmiştir. Ayrıca en iyi çözümü seçmek üzere araştırmacının incelemesi gereken çözümlerin sayısı o kadar fazla olmaktadır ki, hesabın yapay yollardan yalınlaştırılması ve hatta makineler tarafından yapılması, her şeyden önce işlem yapmaktan çok düşünsel katkılarda bulunmak üzere kullanılabilecek bir zamanı, tutumlu harcama ve kesine yakın hesaplama sonuçlarına ulaşma kaygısı içindeki araştırmacı için çok önemlidir.

İnternet ve Bilgisayar

Bu hesaplama yapılırken zaman etkeninden ve her türlü düşünsel uğraştan kurtulmak isteği, insanları binlerce yıl öncesinden böyle makineleri kuramsal açıdan da olsa tasarlamaya itmiştir. Ünlü Yunanlı filozof Aristoteles günümüzden iki üç yüz yıl önce şöyle bir hayal kurmuştu: ‘‘Her alet buyrukla ya da bilerek kendi işini yapabilseydi, mekik kendi kendini dokusa, lir kendi kendine çalsaydı, ustanın çırağı, efendinin de köleye ihtiyacı kalmazdı’’. Düşünüre göre böylece insanlar kendilerine hiç yakışmayan sıradan gündelik işleri bırakır, kendilerini yurttaşlık etkinliklerine, bilgi arayışına ve bilgeliğe adarlardı. Birde internet sayfası teknolojisinden haberi olsaydı ne düşündür acaba, günümüz bilgisayar teknolojisi tamamen olmasa da büyük filozofun hayalinin bir kısmını gerçekleştirmiştir; ancak bunu bilgelik arayışına zaman yaratmak için değil, kapitalist dünyanın çarklarının daha hızlı ve kesin dönmesi için yapmaktadır.

Bilgisayarın dayanağı olan mantıksal düşünce sistemi ve  mekanik ilkeler, bu konuda gerçek anlamda istemlerin ortaya çıktığı Rönesans Avrupasında başlar. Bu dönemde gök bilimciler ve matematikçiler; matematiğin, bilimin ve teknik bilginin önemli aşamalar kaydetmesiyle daha karmaşık daha uzun ve daha usandırıcı hesaplar yapmaya başlamışlar ve bu araştırmalarında hesaplamaların zahmetinden kurtulmak için çeşitli mekanik aletleri meydana getirmişlerdir. Ancak bunların yirminci yüz yılın başlarına kadar çok basit düzeneklere sahip ve karmaşık işlemleri yapamayan mekanik aletlerden öteye gidememişlerdir. İnternet sitesi çıktığında ise, geçmiş dönemdeki insanların aklı almayacak kadar gelişme yaşanmıştır.

Leonardo daktiloyla elektronik hesap makinesini bir araya getirerek yaptığı makinesiyle, Zuse’nin yapıların statik hesaplarının yapılabilmesi için gerçekleştirdiği bir tür yazılımın da kullanıldığı ikili sayı sistemine taban olarak kullanan otomatik hesap makinesi taslağına rağmen, gerçek anlamda günümüzdeki bilgisayarlara öncülük eden teknolojinin başlangıcı 1940’lı yıllarda ortaya çıkan makinelerdir.

199’lü yılların başında iki büyük dünya savaşının yaşanması, özellikle İkinci Dünya Savaşası esnasında havacılık ve uzay teknolojilerinin büyük ilerleme göstermesi, bu savaş sonrasında ise dünyanın iki süper gücün etrafında iki büyük kampa bölünmesi ve bunun silahlanma, nükleer güce sahip olma ve uzay çalışmalarında büyük bir yarışmaya yol açması, kaçınılmaz olarak bilişim firmaları teknolojilerinde ve bunun temelini oluşturan bilgisayarın gelişmesinde itici ve zorlayıcı gücü olmuştur.

Bilgisayar teknolojisi bu sayede 1940’lı yıllarda geliştirilen 30 ton ağırlığında, 18.00 vakum tüp ve 1500 değiştirgeçten oluşan ve 180 metrekarelik alana kurulu ENIAC’tan, 2000’li yılların başında inanılmaz büyüklükteki veriyi depolayabilen ve inanılmaz hızlarda işlem yapabilen, hem de bunu avucun içine sığabilen makinelerle gerçekleştiren düzeye ulaşmıştır. 2012 yılına gelindiğinde ise bu aletler hem veri işleme hem görsellikteki kalitele, hem kablosuz olarak internete veya diğer ağlara ulaşabilme ve hem de çoklu işlevsellik açısından kelimenin tam manasıyla avuç içine sığar hale getirmiştir.

Bilgisayarın gelişim, tarihler konusunda tam bir kesinlik bulunmasa da genel olarak 1940 yılı başlangıç kabul edilerek günümüze kadar devam eden dört döneme ayrılarak incelenmektedir. Bir dahaki yazımızda dört bölüm hakkında bilgiler vereceğiz.

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir